Niçin susacaklar

Gazi Mustafa Kemal Anadolu’ya vatanı kurtarmak için adım attığında sömürge devletlerinin emri altındaki hükümet fermanı imzalamıştı.

“İdam”

Mustafa Kemal bir milleti yok olmaktan kurtaracak, kaderini yeniden belirleyecek bir rotayı çizme adına geceli gündüzlü vereceği savaşın ilk adımını atarken İstanbul hükümeti ona çoktan kefen giydirmeyi aklına koymuştu bile…

Ne yazık ki şu günlerde sıkça duymaya başladığımız ihanet, alçaklık, çirkin ya da hoş olmayan sözlerin muhatabı, emekli  TSK mensupları..

Hiçbir şey söylemeye gerek yoktur.

Bu vatan için gecesini gündüzünü feda etmiş, alın teri dökmüş, bazen aç bazen tok yatmış her Türk Silahlı Kuvvetler mensubu elbette memleket menfaati için Atatürk Cumhuriyetinin geleceği için engin, derin ve stratejiye dayanan, kulakdan dolma bilgilerle değil, bilimsel veriler ve aklın mantığın izah edebileceği noktasında görüş ve düşüncelerini ifade edeceklerdir…

Şu konu bilhassa unutulmamalıdır ki, en başta yüce dinimizin de ısrarlı üzerinde durduğu “hoşgörü” kavramı ne yazık ki yüce dini temsil ettiklerini sanan kimi düşünce sahiplerinin aklından bile geçmiyor.

Bencil, tek taraflı, küçümseyen, hoşgörüden uzak, yakışıksız ve sarfedilemeyecek kadar ağır düzeysiz sözcükler ortada kol geziyor.

Bu ülkede sadece seçilenler mi konuşur?

Bu ülkede sadece meclistekiler mi söz sahibidir…

Bu ülkede, bu ülke için canını malını ya da her şeyini feda edecek bir yurttaş aydın, emekçi, bilinci yok mudur?

Asker olur, doktor olur, öğretmen mühendis olur ne fark eder?

Elbette konuşacaktır,

Elbette özgür Türkiye’de fikirlerini izah edeceklerdir.

Hangi kuvvet ya da zümre bu düşüncenin arkasında değilim diyebilir ki…

Demokrasinin özü budur,

İnsanlığın hamuru budur,

Dinleyebilmek, hoşgörülü olmak, eleştiriye katlanabilmek, haklıya haksıza eğri doğru ekseninde yol göstermek varken,

Ya da liderlik ruhu dediğimiz mekanizmayı işletmek varken,

Sağa sola saldırmak,

Bağırmak çağırmak,

Bir güçsüzlüğün, acizliğin, şımarıklığın, uslup yanlışının ve geleceği görememenin ne yazık ki açık ifadesidir.

Türkiye’de herkes konuşmalıdır,

Türkiye’de herkes hukukun üstünlüğü çerçevesinde, demokrasinin sarsılmaz kurallarını işleterek, cumhuriyet değerlerine bağlı kalarak, laik demokratik Türkiye çizgisinden taviz vermeyerek, üniter yapıdan ve bölünmez bütünlüğü savunan her fikrin sahibi memleketin her karış toprağında istediği kadar konuşmalıdır.

Ne kadar ihanetle suçlanıp dışlanmaya çalışılsa bile…

0 kişi beğendi

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir