Davanın savcısı hakimi haklısı haksızı kim?

Bakınız Ortadoğu yanıyor.
Bir süre IŞİD’ı konuştuk, vahşet devam ediyor.
Suriye öyle.
Irak’ta parça parça bölünmeye gidiyor.
Barzani şımarık.
Sınırdan gelen üç şehit asker sessiz sedasız toprağa verildi.
Muhalefet Allaha emanet.
Mecliste kimsenin hiçbir şey bilmediği torba yasa tasarısı.
Ve 10 Ağustos’a kilitlenen Türkiye.
Bunun öncesi de var tabi ki.
Türkiye şüphesiz ki, bu köşeden ısrarla yazdık 17 ve 25 Aralık süreçlerinin sancılarını yaşıyor.
Bundan tam beş altı yıl önce malum büyük davalar bu millete darbe, şantaj, hucüm, tehdit gibi gösterilmeye çalışılsa da son cemaatçi polislere dönük yapılan operasyonların kazın ayağının öyle olmadığını gösteriyor.
Kelepçeli polisin ellerini havaya kaldırarak yüksek sesle ettiği figan,
İstihbaratçısından, TEM’cisine kadar toplanan eski polis müdürleri,
İyi de bu isimler daha düne kadar kimlerin mahiyeti altında idi, daha düne kadar AKP hükümeti bu isimleri bilmiyormuydu?
Başbakan Erdoğan, ‘ben bu davanın savcısıyım’ dedi, Ergenekon başta olmak üzere Balyoz ve öteki kimi büyük davalar noktasında şimdi gözaltına alınan polislerin emri altında olduğunu bilmiyormuydu?
Dünden bugüne ne değişti?
Onu iyi anlamak gerekir.
Şüphesiz ki kim ne derse desin, AKP iktidarı 17 ve 25 Aralık operasyonlarından derin yaralar almıştır.
Bu sancı devam etmektedir.
AKP dizayn ettiği hakim, savcı, hukuk, polis denklemi arasında bu iddiaları çürütmediği sürece Türkiye’de kaos devam edecektir.
Ne ki sayın Erdoğan’ın canla başla istediği Çankaya hayali de bi şeyi değiştirmeyecektir.
Hakkındaki iddiları temize çıkarmadığı sürece hep acabalarla suçalamalarla karşı karşıya kalacaktır.
İstihbaratın başındaki eski emniyet müdürünün operasyondan sonraki ifadeleri dikkat çekicidir, içeri tıkılan onca askerin, aydının tutuklanmasıyla ilgili olarak Başbakan Erdoğan’a işaret etmesi de ayrıca çok ama çok tartışma götürecek bir gelişmedir.
Netice de Türkiye bir büyük bilinmeyen sancıların ayak seslerini 10 Ağustos öncesi yaşamakta bundan sonraki sürecin her şeyi her an değiştirebileceğini de göstermektedir.
Ve unutulmamalıdır ki hukuk tabirinde moda deyim olarak öne çıkan masumiyet karinesi adına hiç kimsenin suçu ispat edilmediği sürece herkes masumdur .

 

0 kişi beğendi

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir