12 yıllık reklam

Önce özetler…
Ecevit Başbakandı,
Irak tezkeresi için bastırıyordu ABD,
Ecevit, Ecevit’ti,
Zımba sığmadı..
Kabul etmedi.

ABD, ‘nükleer silah var’ zırıltısıyla 11 Eylül’ü de bahane ederek daha sonra eşbaşkanlığına soyunacağımız BOP’u illaki olmazsa olmazı arasına almıştı.
Irak’ı vuracaktı.

Birden 2001 krizi çıktı,
Ecevit hastalandı,
Ecevit, Kemal Derviş komplosuyla alaşağı edildi.
Kurtarıcı diye çağrılan ithal bakan Derviş, son darbeyi vurmuştu.
Ecevit, ‘Siyasi yaşamımdaki en büyük hatam diyeceği’ hamleyi yaparken bir bakıma siyaset sahnesinden silinmesine yol açan belaya sardı.
Şimdi aramızda değil…

Reklamın devamı
O zaman Erbakan için zamanın dolduğu iddia edenler,
AK Saçlılar, yenilikçiler kavgasının ortasında kaldı,
ABD’den randevu alındı
Köprünün altından çok sular akacağı günler sonrası açıklanacak olan malum parti siyaset yaşamımıza girdi.

Ağustos ayında kurulan parti ne gariptir ki, 
Kasım 2002’de iktidar oldu.
Mehmet Ağar,
Erkan Mumcu,
Tansu Çiller,
Mesut Yılmaz,
Ve daha sonra Deniz Baykal,
Ölümünün sır perdesi hala aralanamayan Muhsin Yazıcıoğlu, 
Daha niceleri,

Siyaset sahnesinden şıp diye çekiliverdi.

2002’de yine Türkiye’nin demokrasi, özgürlük, bağımsızlık vasiyet sözcüklerinden arınacağı sanıldığı halbuki niyeti sonra çıkacak siyasi parti görülmemiş bir başarı göstererek 360’ı geçen vekil sayısıyla birinci parti çıktı.

CHP, uzun bir aradan sonra ana muhalefetti…

Türkiye’nin 2002, 2007 siyasi yaşamı serin geçti.

Ne olduysa her şey 2007’den sonra oldu?
Bir gece yarısı internet sayfasına konulan e muhtıradan, Cumhuriyet mitinglerine, yazarların aydınların, bilim adamlarının, aydının olmadık akla hayale gelmeyecek kumpaslarla (bu konuda iktidar kanadından önemli bir ismin açıklaması da var) birer ikişer içeri tıkılmasından halkın seçeceği cumhurbaşkanlığı seçimine kadar her şey kitabına uyduruldu.

Türkiye dönülmez bir uçuruma doğru sürüklenmeye başlandı.

Herşey millet, tercih, demokrasi, özgürlük, vesayetin sonu, çıraklık, kalfalık, ustalık çemberinde döndürülüyordu.

Aslında 2002 ile 2015 yılına girdiğimiz şu günlerde Türk siyaset yaşamında görülen acaip baş döndüren onca olay bir kronoloji halinde yayınlansa ortaya müthiş bir eserin çıkacağı da aşikardı:

Ve reklamın arası sonuda da diyebilirsin.

Bölücülük faaliyetleri arttı,
İmralı’daki şahıs devlete posta koymaya başladı
Atatürk yok, eyalet sisteminden söz edilmeye, başkanlık sisteminin tartışılması polemiği başa sardı.

Ne hazindir ki bugün 90 yıllık Cumhuriyete reklam arası denilebilecek saldırıya maruz kalındı.

Aslında söyleyenin de söyletenin de nedenin de hiç ehemmiyeti yoktu,

Üzücü olan bu sözleri söyleyen varlığın hala bu Cumhuriyetin ekmeğini yediği suyunu içtiği halde bulunmasıydı.

Reklam devam edecektir muhakkak,
Sona erdirecek olan yine halktı
Ki,

Evet; reklam izlemediklerini anlatabilirlerse…

 

0 kişi beğendi

Yorum Yapın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir